Pazar, Aralık 03, 2006

"Çölü güzel yapan," dedi Küçük Prens, "bir yerlerde, bir kuyuyu gizliyor olması..."


“Evet, güzelsiniz. Ama boşsunuz. Sizin için kimse yaşamını feda etmez. Yoldan geçen herhangi biri, benim gülümün de size benzediğini söyleyebilir. Ama benim gülüm sizin her birinizden çok daha önemlidir. Çünkü ben onu suladım. Ve onu camdan bir korunakla korudum. Önüne bir perde gererek rüzgarın onu üşütmesini engelledim. Tırtılları onun için öldürdüm ( ama birkaç tanesini kelebek olmaları için bıraktım). Onun şikayetlerini ve övünmelerini dinledim. Ve bazen de suskunluklarına katlandım. Çünkü o benim gülüm.”
Bunları söyledikten sonra tilkinin yanına döndü.
“Elveda” dedi.
“Elveda” dedi tilki de. “Ve işte sırrım: Bu çok basit. İnsan gerçekleri sadece kalbiyle görebilir. En temel şeyi gözler göremez.”
“Temel olan şeyi gözler göremez” diye tekrarladı küçük prens. Öğrendiğinden emin olmak istiyordu.
“Senin gülünün diğerlerinden daha önemli olmasını sağlayan şey, ona ayırdığın vakittir” dedi küçük prens.
“İnsanlar bu en önemli gerçeği unuttular. Ama sen unutmamalısın. Evcilleştirdiğin şeye karşı her zaman sorumlusun. Gülüne karşı sorumlusun.
“Gülüme karşı sorumluyum” diye tekrarladı küçük prens, öğrendiğinden emin olmak için. Sonra yoluna devam etti.

kayıp zamanlarımın hüzünlü masalı..bu kadar derin olmak zorunda mıydın?bu kadar masum?bu kadar arınmış,korunmuş..küçük prensin gülü olmak için neler vermezdim..o kadar samimi bir şekilde sevilmek için..aslında ne kadar ait olmak istiyorum bazen..evcilleştirilmek..evcilleştirilmekte ağlamayı kabul etmek biraz ama..ne zaman okusam ağlıyorum bu masalı..yetişkin olmaya başladığım için sanırım..aslında kim olduğumu unutuyorum..n'olur üzerime bir cam fanus koyunda rüzgar beni alıp götürmesin!nerden bu noktaya geldim yine bilmiyorum ama kendimi fazla sorguladığımdan belki..yanlış anlaşılma korkusundan belki..samimiyetime,masumiyetime inanmayacakları korkusundan belki..dün uzun zamandır geçirmediğim kadar güzel bir gün geçirdim..daha cocukken zaman bulup edindiğim arkadaşlarımı;yetişkinler gibi ne aradığını bilemez,ne aradığını bulamaz,zaman yaratamaz forma bürünmeye başlayarak,kaybetme korkusu yasayarak,kaybetmeye yeltenmişim belki.. yine de kuyudan su içebilmek için yürüycem gerekli mesafeyi hep,halatın sarkı söylemesini dinliycem,kuvvet harcamam gerekecek..ama vazgecmiycem sorduğum soruların cevabını almadan peşini bırakmamaktan..(umarım..evet hafif bir karmaşıklık var kafamda..üzdü bu beni)
tüm geceyi en masum,en eglenceli,en ürkek halimle;dokunarak geçirdim..uzun zamandır dokunmayı ozlediğim kişilere..dans etmek cok zevkli oldu..tedirgin oldum zaman zaman..ama vazgecemedim dokunmaktan..şimdiden özledim dünü..bu nedenle eve geldiğim gibi,kitabım diğer evde olduğundan,internetten buldum ve okudum ..yolumu bulabilmek için..iyi hissetmek,saf hissetmek için..adresi burası..eğer okumadıysanız mutlaka okuyun..okuduysanız tekrar tetkrar okuyun..başucu kitabı yapın onu kendinize..yıldızlara bakmaya zaman ayırmayı unutmayın..güneşin batışını seyretmeye..masal kitabı nasıl birini ağlatabilir anlayamıyorum..nasıl onun içindeki bir resim herseferinde insanın içini bu kadar acıtır??cevabını almadan bu sorunun peşini bırakmıycam..nasıl bir resim insanın bu kadar içini acıtır??nasıl??hadi ama beni duymuyor musun??