Çarşamba, Kasım 29, 2006

nobody?!?


resesif bir asabiyete burunup cildimde yansımalarını goruyorum bu aralar..ruhumu hicbirseyin sıkmasına izin vermiycem diyorum ama ruhum cok sıkılganmış benim,pek hassas pek alınganmış..gamsızlığın yakasına yapısıp"beni asla bırakma"diyesim var..
yoğun bir tempo içine girdim bu aralar..korkularımdan kacmak icin belki..hiç hissetmeye calısmadım mı yoksa..ya da egona dokunmaya,ulasmaya..onemsız diilsin hala..ama seni daha önce hiç düşmanım gibi görmemiştim..hayatımdan bu iki,üc noktaları atmayı basarabildiğim zaman hersey yoluna girecek..(noktasız kısma geciyorum şimdi.bir solukta anlatıcam.hic aralarda düşünme payı olmıycak.son noktalarım......)
gecenin bir yarısı spot ışıkların ortasında durup utancımı yenmeye calışarak bir oyunun içinde hem seyirci hem oyuncu olmaya calıstım..oyunun oyunu gibi..basarılımıydım bilmiyorum.(ama ben noktaları koymusum yine.uff)tarihin neresinde olduğumu,iz bırakıp bırakmadığımı sorguladım.iz bırakmak kimilerine göre cok daha basit algılanıyormus.iz bırakmamak mumkun diilmiş kimilerine göre.ben aksini düşündüğümden başarılı bir ressam,fotoğrafçı,ayrıntıcı olmanın hayallerini kuruyorum..oysaki ilişkilerinde(geniş kapsamlı)başarılı olmak yeterliymiş kimilerine göre.nicolas flames denilen simyacı bana daha gercekci geliyor yinede.bunları kafama sokan kişi de cok kareli,değişik bir adamdı.ilk kez internetten tanımadığım ama referans aldığım biriyle görüştüm.(beni ayakkabılarımdan tanıdı:))hepimizin hayatı birbirine pamuk ipliğiyle değil iğ iplikleriyle bağlı resmen.hayat agacının baglantılarından biri oldu kendisi.ona sonra dönerim..asidik ortamdan bazik ortama geceyim birazda..
iz bırakmanın daha zor oldugunu savunmustum az once diilmi??belki ben uzun vadede insanlığı etkiliycek izleri kastettiğimden bu sonuca vardım..belki vodoo böle düşünmüyrdu..tüm hayatı su çiçeği gibi izlerle dolu olan birisi olarak bikac zamanımı sahiplerinden biriyle gecirdim.icdunyamız fırtınalarla hatta bazen kasırgalarla doluyor işte..set cekmek zorunda kalıyoruz bazen hafifletmek için..ya da en basidinden gülümsemek.hormonları kandırmak amacıyla..sahip olunmak istedim kısacık birsüre..basaramadığımı hatırladım..hep bir parca onun hissedicem kendimi belki ama kuş kadın olmaktan vazgecemediğimi hatırladım..kırmızı ojeli ellerimle tutundum kadınlığıma..
haftasonunu o kadar yorgun olmama rağmen huzura ulasabılmek için çesmede geçirdim..bir kacta fotoğraf cekmek için..hersey olumluydu..hep orada olmayı tercih edebilirim bundan sonrasında..(anektod tadında oluyor yazdıklarım dusuncelerım fazla dağınık olduğundan bu aralar belki..yazı yazmakta bir nevi terapi gibi geldiği icin bana çizdiğim resmi,nerde oldugumu goruyorum..

6 saat sonra..

this is not a love song eşliğinde ritim tutup kendimi iyi hissettiğim anlardan birini yaşıyorum..tek sorunum belki kendim için mucadele etmemek,zaman zaman boşvermekmiş herşeyi..bugun kendim için dans kursuna başladım..jive-rock'n roll..


Dirty Dancing - The Time Of My Life
Uploaded by anybody

en sevdiğim şey benim şu sıkıcı hayatmdaki..(the platters calıo ve mutluluktan aglıycam şimdi üzüntüden hiç aglamayı başaramazken..bu arada bu şarkıyı dinlerken aklıma geldi.gecen gün notebook diye bir film izledim.sıradan olmasına ramen içinde bir suru ayrıntı yakaladım yine..kendimle karşılaştırdım..kendimi bulamadım..herneyse"bu yalnızlık beni hiç yalnız bırakmıycak" noktasına geldim sonrasında)dans etmek mekanik bir sey olmasada ritmi hissetmek vucudunun kıvrımlarını bilerek hareket etmek fazla dişi ve zor olabiliyormuş bazen..üstelik bugün kurstayken dikkat sorunum olduğunu farkettim..hiçbirseye konsantre olamıyorum..birkac saniyeden daha fazla bi konu üzerinde odaklanamıyorum..buda tabi bir kez gösterilen adımları kacırmama sebep oluyor..ama başarısızlığı kabul etmiycem..daha dikkatli olup iyi gözlem yapıcam..sonrasında kabarık eteklerimi giyip partnerimin beni istediği gibi savurmasına izin vericem..ve birsey daha farkettim dans edebilen erkekler inanılmaz cekici oluyor.hayatımda birisine dans etmenın bu kadar yakıstığını görmemiştim..filmler haricinde tabii..sanki dans ederek doğmuş gbi..inanılmaz etkilendim gercekten..

dün gece doum gunu partisine katıldım,bugun sınavım olmasına rağmen bir kac dakika sarılabilmek için,dokunmak için..biliyordum yine kaotik bir ortamla karşılaşacağımı ama iradeli olabileceğimi sandım..akrobasi hareketleriyle hazırlanan tekilalar,yavru sevimli kırmızı saraplar,yumuşacık sıcacık bailey'sler etrafımı sardı bir anda..anlayamadığım cümlelerle karsılastım..kendimi hicbir baslık altında toplayamadım..ben bir yere girdiğimde o ortamın havası mı değişiyor??erkeklerin bazıları kadınların ruhlarının g-noktalarını iyi yakalayıp onları özel hissettirmeyi başarıyolar..(ne yazık ki aynı zamanda ketum biriymişim de.. o kısımda zevk almayı bırakıp gerceğe geri dondum:))..sanırım her yerde aşk var..kokusu yalnız bırakmasın beni sadece..ben kırmızı olurum hep..

dipnot:bana müzikalleri ve dansı sevdiren,icinde müzik olmayan herşeyi reddettiren cocukluk filmim..dirty dancing'in final sahnesi..bende öyle dans edebilicem birgün..

Hiç yorum yok: