Cuma, Şubat 13, 2009


hic tanimadigim bir kiz,bana hic yabanci olmayan bir comertlikle 'tanrilar okulu' adinda bir kitap onermisti bir zamanlar.bu kitabin hayatina tam ihtiyaci olan bir zamanda girdigini ve benim de o anda ona ihtiyacim oldugunu hissettigini soylemisti.kitapla ilgili o gun bir arastirmaya giristim.okuyan kisilerin de gercekten ihtiyaclari olan donemde karsilarina cikmis ve yuce anlamlar edinmis bu kitap.ertesi gun hemen almistim.hala okumadim.hayatima girmesi icin dogru andi belki ama ben o kitap icin dogru kisimiydim bilemiyordum.ama yeniden gundemime geldigine gore yaklasiyorum ona sanirim.gundemime gelmesinde rol oynayan da yine bu kiz.simdi de ben onun bir isarete bir aydinliga bir umuda bir guzellige ihtiyaci oldugunu hissediyorum.tanimasam da sevdigim bu kiza karsi borclu hissediyorum.bundan ziyade mat bir ruhu olmadigina olan inancim yuzunden parlakligini yitirir korkusuyla sorumluluk hissediyorum.o nedenle bugun bu sonsuz yorgunluguma(gecirdigim uykusuz ve surekli ayakta gunler gecelerden sonra sizlayan ayaklarimi masaya uzatmis goz kapaklarimi kirmizilasmis gozlerimi kapatmamaya zorlarken ve su siralar ardarda gelen tum olumsuzluklarima ragmen sanki benim yardima ihtiyacim yokmus gibi:)gerci bir sekilde hayatimda olan insanlarin mutlulugunun beni de etkileyecek bana da yansiyacak olmasi dusuncesi midir bana bunlari yaptiran.bu da bencilliktir belki.)ragmen hakkinda bir arastirmaya giristim.aradigim bilgilere ulasmanin yanisira baska birseye daha ulastim.'curumenin kitabi'.muhtemelen tanrilar okulu sag taraftaki melekse curumenin kitabi da solumdaki seytandir.cunku emil michel cioran bu kitabı yazdığında aldığı ilk eleştiri şuymus: cioran bey siz farkında değilsiniz ama bu kitap gençlerinde eline geçebilir!!alin iste sertligine dair kanit:

-"... İçimizdeki peygamber, bizi kendi boşluğumuzda ihya eden deli tarafımızdır... ... Vaktiyle bir "benliğim" vardı; artık sadece bir nesneyim. Yalnızlığın bütün uyuşturucularını tıka basa alıyorum; dünyanın uyuşturucuları bana benliğimi unutturamayacak kadar hafiftiler. İçimdek peygamberi öldürmüş olduğuma göre, nasıl olur da insanlar arasında hala bir yerim olabilir ki?"

-"... Melankoli egoizmin düş halidir. ... Kendini yozlaştıranla beslenerek, kulağa hoş gelen isminin ardında, Mağlubiyet'in Kibri'ni ve Kendine Acıma'yı gizler..."

-'.. en derinlerimizde, butun diger kesinliklerden ustun bir kesinligi muhafaza edelim: hayatin anlami yoktur, olamaz. ongormedigimiz bir vahiyle bunun aksine kanaat getirseydik, kendimizi hemen o anda oldurmemiz gerekirdi. hava bir kaybolsa hala soluk alirdik; ama yararsizligin sevinci elimizden alinsa hemen soluksuz kalirdik .. '

simdilik bu konuyu kapatiyorum.geri dondum.

Hiç yorum yok: